1. GÜN: SAMSUN - BORÇKA Saat 23:00’da siz değerli misafirlerimizle buluştuktan sonra Doğu Karadeniz turumuz için yola çıkıyoruz.

2. GÜN: Gerekli molalarımız sonrasında sabah saatlerinde vereceğimiz kahvaltı molası sonrası Karadeniz’i Doğu Anadolu’ ya bağlayan, ülkemizin en uzun tünellerinden Cankurtaran yoluyla Borçka’ ya varıyoruz. Bizleri bekleyen minibüslerimize biniyor(ekstra) ve Karadeniz’ in bakir kalmış güzelliği ile ziyaretçilerini büyüleyen Karagöl’ e varmadan önce, ülkemiz biyosfer rezerv alanı Klaskur Vadisi’ndeki yapacağımız yolculuğumuzda Gürcü kökenli köylerden geçip, organik çay bahçeleri görüyoruz. Maisur Şelalesi’ni uzaktan görme imkânı yakalayıp, Bardnala Şelalesi’nin yanından geçiyor ve Klaskur Deresi’nin ağzının kapanmasıyla oluşan, “Benim İçin Üzülme” dizisinin tanıtım çekimlerinin yapıldığı Karagöl’ e, yola sanki bir tünel kurarcasına uzanan yemyeşil ağaçlar içerisinden geçip varıyoruz. Dağların arasında saklı kalmış bu heyelan gölünde vereceğimiz serbest zamanda göl kıyısında bulunan sandallar ile gezinti yapabilir ya da keyifli bir yürüyüş yapıp fotoğraf çekebilirsiniz. Unutamayacağınız Karagöl gezisi ardından gezimize devam ediyoruz. Ülkemize Uluslararası Film Festivalinde “Altın Ayı” ödülünü getirmeyi başaran “BAL” filminin çekimlerinin gerçekleştiği ve birçok dizi ve filme doğal set olan mekânlardaki gezimize Çamlıhemşin’ de bizleri bekleyen minibüslerimizle(ekstra) başlıyoruz. Tarihi İpek Yolu güzergâhının en önemli ara kollarından Çat Vadisi’ ne giriyor ve “Sevdaluk” dizisinin de çekildiği, bölgenin en eski ve kemer açıklığı en geniş olan Taş Köprüsünü de bünyesinde barındıran eski ismi Çinçiva bugünse Şenyuva olan köyden geçiyoruz.

Ülkemizin en yaşlı konaklarını görerek yapacağımız yolculuğumuzun son durağı tarihi ticaret yolunu korumak için vadiye en hâkim noktalardan birine kurulmuş olan Zil Kale’yi ziyaret oluyor. Kale içerisinde 100 metrelik uçurumdan Çat Vadisi, Tatar Dağı ve Sico Tepesi’ne bakma imkânı yakalıyor ve Kaçkarların gizli bahçesinde vereceğimiz fotoğraf molası sonrasında Zilkale’ deki manzaramızı taçlandırmak adına Çat Vadisi’nin derinliklerine ilerliyor ve ülkemizin en yaşlı porsuk ağaçlarını da bünyesinde barındıran sık orman örtüsü yolculuğumuzda gürül gürül akan akarsu kenarında yapacağımız yolculuk sonunda, bölgenin en geniş ağızlı şelalesi Palovit’ e varıyoruz. Şelalenin oluşturduğu derin çukurda muhteşem fotoğraflar alıyor ve Çamlıhemşin’ e dönüyoruz ardından Çamlıhemşin’ den ayrılıyor ve Fırtına Vadisine iniyoruz. Daha sonra Rize’ye hareket ederek Çayeli’nde bölgenin sıcak ve nemli havasına en uygun, kenevir ve pamuk ürünlerinden elde edilen yöresel kıyafetlerin dokumaları hakkında bilgi alıp alışveriş imkânı yakalayacağımız Rize Bezi Atölyesi’ne uğruyoruz. Sonrasında yöre kültüründe önemli yer kaplayan, dünyaya adını duyurmayı başarmış el yapımı Sürmene bıçaklarını tanıma ve alışveriş yapma imkânı bulacağımız Sürmene’ye ulaşıyoruz. Ardından çayın dalından koparılıp soframıza gelene kadar geçirdiği aşamaları görmek için çay fabrikası ziyaretimizi gerçekleştiriyor, çayın nasıl demleneceği, kaliteli çayın ayrımını nasıl yapacağımızı uzmanlarından dinleyip çaylarımızı içtikten sonra Konaklama için otelimize geçiyoruz akşam yemeği otelimizde.

 3. GÜN:

Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından siz değerli misafirlerimizle birlikte Sümela manastırına doğru yola çıkıyoruz. Profesyonel rehberimizin eşliğinde.  Maçka’dan geçerek Altındere Milli Parkı içine girdiğinizde âdeta yeşilin 1001 tonunu göreceksiniz. Yeşilliklerin içinde bulunan Karadağ’ın eteklerine kaya oyularak inşa edilmiş olan Sümela Manastırı’nın mimari harikasını gördüğünüzde şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz 1250 metre yükseklikteki Sümela Manastırı’nı gezerken rehberimizin anlatımlarından sonra bir kez daha büyüleneceksiniz.

 Manastır gezimizin ardından Türkiye’mizde bulunan 9 Ayasofya’dan birini görmek üzere Ayasofya camiine doğru yola çıkıyoruz. Geç Bizans Kiliselerinin en iyi örneklerinden olan Trabzon Ayasofya Müzesi yüksek kasnaklı bir kubbeye sahiptir. Muazzam bir işçiliğin görüldüğü yapıda Hıristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Döneminin de etkileri görülmektedir. 1960 yılına kadar cami olarak kullanılan yapı 1964 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek müze haline getirilmiştir. 2013 yılında yeniden Müslümanların ibadetine açılmıştır. Ayasofya müzesi ziyaretimizin ardından dönüş için yola çıkıyoruz. Trabzon Akçaabat ilçesinde meşhur Akçaabat Köftesi (ekstra) yemek için bir mola verip yolculuğumuza devam ediyoruz. Belirli molalarımızın ardından siz değerli misafirlerimizi aldığımız noktalarda bırakarak bir sonraki Tatilden.com.tr organizasyonunda buluşmak üzere vedalaşıyoruz. (Ekstra) Akşam Yemeği: Akçaabat’ta alınacaktır. (Ekstra) Konaklama: Dönüş günüdür konaklama yoktur.